Birinci basamak sağlık hizmetlerinde basit tıbbi ve idari problemlerde konsültasyon ve takip  maksadıyla elektronik posta (e-posta) hizmetlerinin kullanımı klinisyen verimliliği ve hasta uyumunun artırılmasında etkili olabilir. Hastalar tarafından büyük oranda talep edilse de Avrupa’da ve ABD’de hastaları ile e-posta iletişimi kuran doktor oranı %20-25 kadar. 2014 yılında İngiltere’de aile hekimi sözleşmelerinde internet üzerinden reçeteleme ve  randevu verme hizmetleri zorunlu kılınmış durumda. Ancak hastalarla doktorların e-posta ile iletişiminin hastaların sağlığı açısından zararlı olabileceğine ilişkin iddialar söz konusu.

Tanı sürecinde hastalardan elde edilebilecek duygusal ve klinik bazı bulgular e-posta ile iletişimde atlanabilir. E-posta iletişimi internet erişimi olmayan yaşlı ve fakir hastaların izole olmasına da neden olabilir. Ayrıca yanlış anlaşılmalar olabilir ve bu tanı ve tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebilir.

Telefon ile iletişimde de benzer sorunlarla karşılaşılabilir. Ama telefonla konsültasyon , ses tonu gibi duygusal tepkileri anlama konusunda daha yardımcı olabilir. Telefonla iletişim iki yönlü ve eş zamanlı olduğundan sorulara alınan cevaplar ve gösterilen reaksiyonlar doktor açısından önemli olabilir. İntihara eğilimli hastalar göz önüne alındığında bunun bir emniyet sorununa da yol açabileceği düşünülebilir. Bu noktada öncelikle e-posta ile iletişimin sağlık açısından muhtemel risklerini ortadan kaldırmak için bir kılavuz belirlenmesi gerekmektedir.

Ancak, iyi planlanmış e-posta hizmetlerinin özellikle rutin durumlarda katkı sağlayıcı olacağı da inkar edilemez. Ayrıca doktor-hasta ilişkisinde sürekliliği artıracağı da kesindir.

Sonuçta, teknolojik gelişimin dönüştürücü gücünü görmezden gelmek kendimizi kandırmak olur. Ancak sürekli gelişim içerisinde, insan faktörünü de göz önüne alan ve deneyimlerinden dersler çıkarabilen bir yaklaşım değişimin getireceği zararlı etkileri en aza indirmede yararlı olacaktır.