Dünya genelinde devletler artan sağlık maliyetlerini azaltmaya çalışmaktadır. Avrupa Birliğinde, yaşlı insanları daha uzun süre aktif ve bağımsız halde tutmak, daha emniyetli ve etkin yeni girişimleri desteklemek üzere, Horizon 2020 programının ilk iki yılı için (2014-2015) 1.2 milyar euro yatırılmıştır.
Elektronik sağlık bilgi sistemlerinin bir amacı da bireylere kendi sağlık verilerine erişim imkanı sunarak, tıbbi karar ve süreçlerinde etkinliklerini artırmak, kendi sağlık durumlarına ilişkin daha çok sorumluluk almalarını sağlanmak ve sonuçta verilen tıbbi bakım kalitesini yükseltmektir. Burada kritik soru hastaların kendi verilerine erişme ve tıbbi bakım süreçlerinde etkin olma konusunda ne düşündükleri ve istedikleridir.
Küresel teknoloji devrimi yaşantımızın farklı boyut ve katmanlarını hızla etkilemeye devam etmekte. Sağlık, teknolojik gelişmelerin etkilediği alanlar içinde ayrı bir öneme sahip. Yeni teknolojilerle sağlık hizmetlerinin daha ucuz, verimli ve etkin olarak gerçekleştirilmesi mümkün olabilir. Bu yazıda, bu yıl içerisinde ortaya çıkan ve sağlık alanında büyük etkiler oluşturmaya aday bazı yenilikleri hatırlatıyoruz.
Sağlığın sessiz ortağı olarak da ifade edilen sağlık bilgi teknolojileri hastalar tarafından fark edilmese de sağlık sisteminin kritik önem taşıyan bir parçasıdır. Sağlık bilişiminin sürekli ve hızlı şekilde gelişen uzun bir geçmişi vardır ve bu alan pazara dönüşmeye devam etmektedir. Özellikle son yıllardaki teknolojik ilerlemeler, yıllarca sağlık bilgi sistemlerinde toplanan ve depolanan verinin klinik karar destek […]
ABD’de 1990’lı yıllardan bu yana sağlıkta bilişim teknolojilerinin gelişimi üzerine hazırlanan infografik, sağlıkta dönüşüm politikaları ve bilgi teknolojileri ilişkisi üzerine çarpıcı bilgiler sunuyor. İnfografikte 1990’lı yıllardan itibaren gelişim bilişim uyanışı ve sağlık reformu (1990-94), Y2K ve kablosuz (1995-99), HIPAA ve ulusa sesleniş (2000-04), resesyon ve ARRA yasası (2005-09), Obamacare ve anlamlı kullanım (2010-2014) olarak beş başlıkta analiz edilmiş.
Hasta üretimi sağlık verileri (patient-generated health data, PGHD), hasta, aile üyeleri yada diğer bakıcıları tarafından hastadan alınan, kaydedilen yada toplanan sağlık problemlerine ilişkin verilerdir. PGHD tıbbi öykü, tedaviler, biyometrik veriler, belirtiler, bireysel tercihler gibi verileri içerebilir. PGHD, klinikte hizmet sağlayan birim ve personel tarafından üretilen sağlık verilerinden iki noktada farklıdır.
Her ne kadar sağlık bilgi sistemleri genelde sadece veri kayıt ve depolama sistemleri olarak kullanılsa da önemli olan elde edilen verilerden analitik yöntemlerle uygulanabilir ve eyleme yönelik bilgiler üretmek ve hayata geçirmektir. Bunun en çarpıcı örnekleri mali yönetim alanında öne çıkmaktadır. Hastaneler sağlık harcamalarının en büyük bileşeni tıbbi bakım maliyeti olduğundan çoğunlukla bu soruna odaklanmaktadır.
Sağlığın bilgi sistemlerine dayalı dönüşümü, basit olarak yeni donanım ve sistemlerin alınması ve kullanılmasının ötesinde, teori ve uygulamaya yaptığı etkileri ile sağlık alanında organizasyon, kültür, ilişkiler, güç dengeleri, iş akış ve modelleri gibi pek çok alanda kökten değişikliklere yol açan bir süreçtir. Bu süreçte sağlık bilişim firmaları ve sağlık hizmet tüketicileri açısından göz önünde tutulması gereken […]
Zaman zaman “kan zehirlenmesi” olarak da ifade edilen sepsis, tüm vücuda yayılan bir enfeksiyon ajanının iltihabi reaksiyonlara neden olarak yaşamsal organların kan akışını sınırlaması sonucu çoğunlukla uzun süreli fiziksel yetersizlik veya ölümle sonuçlanan bir klinik tablodur. Sepsis hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde en yaygın, buna karşılık en az tanınan hastalıklardan birisidir.
Mayo Clinic’den bir araştırma grubu ortalama 58 yaşındaki 263 hasta üzerinde telefonla gerçekleştirdikleri telefon anketi ile telesağlık hizmetleri ile konsültasyona yönelik algıyı ve gerekçelerini incelemişlerdir. İncelemeye katılan hastaların %84’ü bilgisayar yada akıllı aygıtlara, %75’i genişbant internet hizmetine erişebilmektedir. %38 kendi kendine rahat şekilde video araması yapabilmekte, %57’si sahip oldukları teknolojilerin buna yapabileceğine inanmaktadır.